TÜM YAZILAR


Evgeny Grinko (Vals - Field yapıtlarını dinlemelisiniz)



Hayatımızın bir çok yerinde sanat ve müzikle birlikte yaşıyoruz.
Müziğin doğasına sahip olmayı, müziğin doğasında var olmayı ne kadar tercih ediyoruz..
Benim bir alışkanlığım var "şarkı" diyemiyorum, çoğunlukla "parça" yada "müzik" ifadelerini, kalbimin derinliklerinde bulunan anlamlardan dolayı seslendirmeyi seviyorum.
Özellikle her bir duygu durum değişikliğine ithafen milyar kez dinlediğim parçalar var.
Müzik dinlemenin ve bazen istediğim o müziği dinlemenin bana yetmediğini düşünüyorum, en iyi kulaklıkların içinden kulağıma giren müziğin vücuduma yetersiz olduğunu hissedebiliyorum bazen.
Düşünüyorum bir duygu durumu ile karşı karşıyayım, en uygun parça araştırması yapıyorum - bu arada özellikle belirtmek istiyorum sözleri hiç dikkate almıyorum, öncelik verdiğim nokta tamamen notalar. Sözleri sonradan bir ihtimal dikkate alabilirim diye düşünelim. Karşılaştığım duygu durumunun vücudumun bir yerlerinde bazı kimyasalları bozarak dolaştığını hissediyorum, sonra notaların ritmi, müzik aletinin aksaklarıyla eşleştiğini düşündüğüm, tamam bu duygu durumumu aynalayabiliyor dediğim müziği kulaklarımdan ve vücudumun çeşitli kemik yapısından içeri süzülmesini hissediyorum, izliyorum.. Duygularım kaçıyor, aynalamasını istediğim müzik onu kovalıyor, sonra yakalıyor. Şu anda uzun betimlemesini yapamayacağım duygum ile müzik birleşiyor.
Duygu düşünüyor, müzik aynalıyor, onlar orada bir dünya kurup beni rahat bırakıyor.
İçerimde güzel bir tını kalıyor. Çokta güzel oluyor.
Evgeny Grinko ismini piyano çalmaya başladığım zaman daha net duydum, daha önceleri müziğini dinlemişliğim varsa da herhangi bir duygumu aynalamadığından sadece güzel müzik kategorimde benimle birlikte yaşıyordu.
Ancak ne zaman ki piyano çalmaya başladım, Evgeny Grinko dahil bir çok piyanist ile piyanoya olan heyecanım üzerine vücuduma aynalama müzikleri salmaya başladım.
Sonra biraz Evgeny Grinko'yu araştırdım, bohem hayatı ve küçük yaşta başladığı müzik yaşantısından ne kadar keyif aldığını gözlemledim.

Piyanist olmadan önce rock grubu ile gitar çalıyormuş.
Rusya Moscova'da doğmuş. Piyanist, Besteci ve Davulcuymuş.
Türkiye'yi çok seviyormuş ve soranlara "özel bir insan olduğumu düşünmüyorum" diyormuş.

Dün akşam Bostancı Gösteri Merkezi'nde perdormansını izleme ve dinleme fırsatı buldum.
Çok keyifliyi, işini severek yapan ve gerçekten yaptığı işten keyif alan bir insan gördüm o piyanonun başında. O kadar derinlerden geliyordu ki müziği, ruhuma ulaştı.
Başarısı alkışlanmaya değer, yaptığı müzik dinlemeye değer.
Yüzyılın en zarif, en duyarlı piyanisti olarak bahsediliyor.
Bestelerinin ve müziğinin güçlenerek çoğalmasını dilerim.

Duygu Küçer










0 yorum:

 

Design by Event Faculty

sayfa sonu

Diğer yazılar için minik ok işaretlerini takip etmelisin!