Aşk, kış kıyamette bile kelebek olmaya heveslenecek kadar çocuk tutabilmektir kalbi…On yedi yaşında bir şizofrenim; benim de aşk tarifim böyle. İnsanların arasında yalnız hissediyorum kendimi; kimse sincaplardan, sardunyalardan ve kelebeklerden konuşmak istemiyor.
“Bir gün ırmağa dönüşeceğim” dedim öğretmenime; “iyileşeceğine inanıyorum senin” dedi.“Hayal bilgisi dersleri olsa keşke; birimiz sazlık olsa, diğerimiz kırlangıç” dedim. Biliyorum ki beni anlamadı ve sesimi unutuncaya kadar susmak istiyorum oysa…
“Rengini niye içine attı rüzgârlar, biliyor musun?” dedim komşuma; “rüzgârların rengi yok ki” dedi.“Dağların, denizlerin ve ovaların haritadaki hallerini gördükleri günden beri, gizliyor o muhteşem rengini bütün rüzgârlar” dedim. Hayalciymişim hep; siz gerçekçi olduğunuz için yeryüzü böyle bencilliklerle, kıyımlarla ve mutsuzluklarla dolu…
“Mezbahalar” desem susuyorsunuz.“Nükleer santraller” desem umarsamıyorsunuz, “hepimiz hayvanlarla, derelerle, ormanlarla eşiz bu dünyada” desem ayıplıyorsunuz; “aşk” desem, “beni anlamadınız, aşkolsun” desem, öylece bakıyorsunuz. Aşk benim doğa`mda var ve siz sevgisizlikler, doğa`mı katlediyorsunuz…
On yedi yaşında bir şizofrenim; bazen bir kaplumbağa, bazen bir yeşillik, bazen de bir kelebek, sevgilim oluyor benim.İnsanların arasında yalnız hissediyorum kendimi; kimse düşlerden, özgürlükten ve aşk`tan konuşmak istemiyor.
duygununblogu