*Fruedun kişilik kuramının en önemli kavramı. bilinçaltı bir havuzdur; birey tüm duygularının görünen yüzlerini burada toplar.
Frued insan bilincini buzdağı benzetmesi ile açıklar; buzdağının herkesçe görünen kısmı insanların dış dünya ile kurdukları ilişkilerdeki bilinçli oldukları varsayılan kişilikleri ve buna bağlı olarak yapıp ettikleri.
Ancak kişiliğin 3 temel birimi sayılan idin tümü, üstbenin büyükçe bir kısmı ve ego bir kısmı bilinçaltında kalır.
Ancak kişiliğin 3 temel birimi sayılan idin tümü, üstbenin büyükçe bir kısmı ve ego bir kısmı bilinçaltında kalır.
*Hule, Freud'un kuramında üzerinde en çok durduğu kavramdır. Davranışların nedenlerinin geçmiş yaşantılara dayandığı; bu yaşantılara ilişkin duygu, düşünce ve güdü gibi psikolojik olguların izlerinin bilinçaltını oluşturduğu varsayılır.
*Gündelik kullanımlarında sürekli olarak bilinçdışı'nın yerine kullanılıp yanlışlığa düşülen kelime. Karanlık bir mağara, buzdağının görünmeyen kısmı gibi tabirlerin karşılığı bilinçdışıdır,bilinçaltı değil. Bilinçaltı hem büyüklük bakımından bilinçdışından oldukça küçüktür, hem de bilinçdışından farklı olarak kişinin kendi çabalarıyla hatırlayabileceği maziyi temsil eder. Örneğin erkeklerin sevgililerinde annelerine duyduğu sevgiyi araması bilinçaltısal değil "bilinçdışı"sal bir nedenledir. Ha Freud, insanlığa bu bilgiyi sunduğu için, kaçınılmaz olarak kişiler bilinçlenmiştir ve böyle bir bilgiyi bilenler için "bilinçdışı"sal etki ortadan kalkmıştır belki; ama demek istediğimi anlattım sanırım.
*"İnsan beyninin bilgiyi algılayan iki monitörü vardır : bilinç ve bilinçaltı... Bilinç sadece gözle görülebilen olayların farkındayken bilinçaltı çevresel görüntüleri de algılar. Beynin bu iki bölümü birbirinden bağımsız işlevini sürdürür.
Bilinçaltı, beyni yöneten bölümdür. Bilinç uyur ama bilinçaltı asla uyumaz. Bilinç, bilinçaltındaki bilgilere asla ulaşamaz. Bilinçaltı ise bilinci etkileyen her olayın farkındadır. Bilinç bir bilgisayar monitörüdür buna karşın bilinçaltı ise bilgisayar programıdır.
Bu benim bir yerde okuduğum limbik sistemi anlatıyor gibi..
Limbik sistemi anlatan birkaç yazı da şöyle..
*Yani ana yapıları, serebral korteksteki singulat kıvrım, iki adet çekirdek kümesinden oluşan amigdala ve bazal ön beyin olan sistem.
Bir bakılırsa insan denilen organizma tıpkı diğer hayvanlarda olduğu gibi sadece iki temel güdü üzerine banidir : üreme ve açlık. Bunun yanında tehlikeden kaçmak ya da tehlikeyle savaşmak, barınmak, alan üzerinde yer kaplamak, gözleri kapalıyken organlarının yerini belirleyebilmek gibi yardımcı güdüler...
Ki gavur bunu ''fight or flight-rest and digest'' diyerek pek güzel özetlemiştir.
Bir yanda da sevgi, hukuk, vicdan, nefret, arkadaşlık, futbol, ''ne olacak bu kredi kartı taksitleri'' telaşı...
Kavramlar kurabilen hayvancık insancıklar...
Peki, bu hayvansı temellerimiz üzerine çıkılan kaçak katları, daha üstün meziyetlerimizi nasıl etkiliyor, nasıl biçime sokuyor; yani bu üstün meziyetlerimizde de tüm bu ''kaba'' gereksinimlerin dahası güdülerin karşılanması ne ölçüde karşılanıyor... Muammadır. bu konularda ne dersek diyelim cahiliz.
Lakin şunu söyleyeyim, steroid kullanmaya başlarsak daha agresif bir ruh haline bürünürüz, beynimizde frontal lobda faraza ''oligodendriogliom'' diye bir tümör çıksa kişiliğimiz annemizin bile bizi tanıyamayacağı kadar değişir, koku duyumuzu birtravmada mesela bir trafik kazasında kaybedersek yatak hayatımız söner...
Bu kadar basit, bu kadar karmaşık; bu kadar hayvani, bu kadar tanrısal...
İnsan olmak tam da bu yüzden güzel...
Şimdi efendim bu limbik sistemin bir takım işlevleri vardır:
-zihnin emosyonel tonusundan sorumludur.
-dışardan gelen uyarıların filtrelenmesini sağlar.
-olayları önem sırasına göre etiketler.
-çok önemli anıları depolar.
-motivasyonu yönetir.
-yeme ve uyku kalıplarını düzenler.
-bağ kurmayı özendirir.
-koku duyusunu doğrudan işlemden geçirir.
-libidoyu yönetir.
"Beyni çok kabaca ikiye ayırırız. limbik sistem ve korteks.
Limbik sistem, temel ihtiyaçlarımızı düzenliyor. Yeme-içme, kabahatimizi görme, yürüme, zıplama, hoplama gibi şeyler. Korteks'in gelişmesi ise kişinin entelektüelitesini düzenliyor. yani özetlersek korteks, içimizdeki ilkel insanı modüle ediyor, limbik sisteme göre yaşayan adam limbik limbik dolaşıyor;
-aa orda şey var onu alayım, o benim olsun.
ama korteks gelişince;
-bunu alayım!
-olur mu canım? o bir başkasının malı. izin almadan almak hırsızlık olur
diye toparlıyoruz kendimizi. Örneğin alkol alırsanız korteks'in kanlanması azalır ve limbik sistem dominant hale gelir. Ayıkken yapamayacağınız birçok ilkel davranışı sergilersiniz. Hatta sanatçıların alkole yönlenmesinin nedenlerinden biri de budur. Korteks'in baskısını ortadan kalırır ve daha orjinal şeyler üretmelerini sağlar. “
Dürüst beyin olarak da bilinir. canımız yandığında, bir olay karşısında çok şaşırdığımızda, korktuğumuzda vb. anlık verdiğimiz tepkilerin tümünü kapsar.
Oradan buradan bulduklarımın yanı sıra benim eklemek istediklerime gelirsek eğer;
Limbik sistem aslında, bir soruya ilk 8 saniyede verdiğin cevapta ortaya çıkıyor.
Eğer bir soruya 8 saniye içerisinde cevap vermen gerekirse beyin bir hikaye kurgulayamıyor ve bu hikayeyi yaratamayan beyin en iyi bildiği en doğru cevabı veriyor.
Çünkü bu doğru cevaplar uzun zamandır yaptığın şeylerin ve yaşadığın hayatın temel kökenini oluşturyor..
Analistler, psikologlar ve araştırmacılar ilk 8 saniyede verilen cevaplara odaklanır, buradan kişi üzerinde yoğunlukla bilgi toplamaya çalışırlar.
Limbik sistem yalan söylemez desek yanlış olmaz..
Bir nevi kök beyin..
Kendinizi de sorgukarken limbik sisteme ulaşabilirseniz ve kendinizi aşabilirseniz, hayatın geri kalanında sizin önünüzde hiçbir engel olmayacaktır.
Kendi kendini aşmış insan.. Artık bir insan-hayvanı olmaktan çıkıp, hayatını tam da istediği yönde eğitebilir. Yanlış bir cümle değil, kendini eğitmek ile başlayıp, kendi hayatını eğitmek üzerine temel yapı taşların oturduğu bir yaşam.
Kim istemez ki..,
Bana sorarsanız eğer; Ben ulaştım mı?
Kim bilir belki ulaştım, belki ulaştığımı sandım...
Ben bilmem limbiğim bilir..
0 yorum:
Yorum Gönder