TÜM YAZILAR


Vahşi bir fili siz nasıl terbiye ederdiniz?





İnsanların hayatına zaman zaman öyle kişiler giriyor ki, yukarıya, evrene, inandığı sistem her ne ise ona defalarca teşekkür etmek geliyor içinden. İşte benim için Ege Erim o insanlardan biri. Tanıştığımız günden beri bana önerdiği her şeye hayran oldum diyebilirim. (Le Hérisson’u, hayatım boyunca izlediğim en iyi 5 filme alırım örneğin.) Bir de bir kitap var ki; her hafta bir bölümünü okuyarak hayatımı bin kat daha anlamlı kılan. "How to Train a Wild Elephant". (Yazıyı yazarken araştırınca kitabın Türkçe'ye Kuraldışı Yayınları tarafından "Farkındalık Maceraları" ismiyle çevrildiğini öğrendim.)

Ege bana kitabı önerir önermez, çok sevdiğim online satış sitesiwww.bookdepository.co.uk (herkes kitap okusun motto'suyla gönderim ücreti almıyorlar ve şu ana kadar aradığım her şeyi buldum diyebilirim) üzerinden kitabı sipariş ettim. Gelir gelmez ise 53 haftalık serüvenim başladı. Bir defter tutmayı öneriyordu kitabın yazarı Zen ustası Jan Chozen Bays, ve tabii çalışkan öğrenci ben, hemen güzel bir defter seçtim. Sempé illüstrasyonlarının olduğu "Notes from the Couch" bu işe çok uygundu.


Tarih: 16 Ağustos 2013 Cuma
1-Use your nondominant hand.
(Baskın olmayan elinizi kullanın)

Bu ilk deneyimimde normalde hep sol elimle açtığım banyonun ışığını bu kez sağ elimle açtım ve 33 yıllık hayatımda ilk kez bir insanın evinde elektrik olmasının aslında ne büyük bir lüks olduğunu düşündüm. Normalde sağ eliyle yazan ben, sol elimle denemeler yaptım ve kendi sabrıma hayran kaldım. Üstelik kelimeler daha bir kıymet kazandı. Kalemi tekrar sağ elime aldığımda “otomatik” olan her şeyin aslında ne kadar kötü olduğunu düşündüm. Hızlı, anlamsız ve altı boş bir şekilde yapıyorduk birçok şeyi.

Şu an kitabın neredeyse yarısındayım ve 28 egzersiz daha beni bekliyor. Bugüne kadar deneyimlediklerimden size birkaç örnek:
1- Elleriniz bir şeyle meşgulken onları sanki bir yabancıya aitmiş gibi izleyin.
2- Gün içinde çeşitli zamanlarda durun ve sadece dinleyin. Vücudunuzdaki, odadaki, binadaki veya dışardaki seslerin farkına varın.
3- Ağaçları farkedin.
4- Ellerinizi dinlendirin.
5- Çevrenizdeki mavi renge odaklanın.

Evet bunların hepsini siz zaten biliyorsunuz ve evet hiçbiri dünyayı yeniden keşfettirmiyor. Ancak her birinin kendi içinde öyle bir kuvveti var ki, insan şaşırıyor. Bilmekle yapmak arasındaki o muazzam farkı hep göz ardı ediyoruz. İşte bu kitap onu hatırlatıyor. Etrafta gezinirken başınızı yukarı kaldırıp ağaçların tepesine bakmanın, şekillerini özümsemenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu hatırlıyorsunuz, mavi renkli objelere bakarken adeta onların üç boyutlu bir şekilde size kendilerini göstermeye çalıştıklarını görüyorsunuz, normalde gürültü diye adlandırabileceğiniz sesleri anlamlı buluyor, sessiz sandığınız ortamların sadece size özel bir müzik çaldığını düşünüyorsunuz. Ellerinizin sizin için ne kadar çok çalıştığına belki de ilk defa bu kadar yakından tanıklık ediyor ve onları basitçe bacaklarınızın üzerine koyup, birkaç dakika dinlendirdiğinizde bir meditasyon tecrübesi yaşadığınızı farkediyorsunuz.

İşte bu yüzden bu kitap işe yarıyor. Alıştırmaların en güzel tarafı ise, onları yapmak için ekstra zamana ihtiyacınızın olmaması. Gününüzün içine pekala yerleştirebileceğiniz ve her hafta adeta yeni bir oyuna dönüşen egzersizler hepsi. Her birinde bunları yapmayı nasıl hatırlayacağınıza dair öneriler, "keşifler", "derin dersler" ve "son sözler" var.

“Farkındalık” lafı gereğinden fazla, üstelik yanlış şekillerde kullanıldığı için sizin de ona karşı bir ön yargınız oluşmuş olabilir. Zen ustası Jan Chozen Bays için bu ön yargıyı kırın ve “How to Train a Wild Elephant” veya Türkçe çevirisiyle “Farkındalık Maceraları”nın hayatınızı daha anlamlı kılmasına izin verin.  





-alıntı-


0 yorum:

 

Design by Event Faculty

sayfa sonu

Diğer yazılar için minik ok işaretlerini takip etmelisin!