TÜM YAZILAR


Sevgili sevilenler okuyunuz...



Bir süredir tatilde olduğum bir yerden tüm geniş ailemi tatil yerinde bırakıp eve döndüm.
Koca İstanbul'da yalnız kalacaktım.
Hava limanında açık büfe bir mekanda uçağımı beklerken uçağımın yaklaşık iki saat gibi bir süre ertelenmesi sırasında; yedim, içtim ve bol bol düşünme fırsatı buldum.
Aslında İstanbul'a dönmekten yalnız zaman geçirip kafamı dinleyecek olmaktan bir gıdım mutluydum,
aslında kitap okuyacak olmaktan da ;)
Kitaplarım benim çok değerlidir ve evimin bir odasını onlara ayırdığımı gururla belirtmek isterim.
Uzun bir rötar ve dinlenme sonrasında uçakta koltuğuma gittiğimde yanımda iki tane süper anane vardı.
Süper anane diyorum onlara çünkü kitap okuyorlardı. :)
Çantamdaki kitabı çıkarıp okumaya başlayamadan eğilip ne okudu mu sordu en baştaki anane
Ben de onun elindeki kitaba bakmak istediğimde kitabının gazete kağıdı ile kaplandığını gördüm.
Ben de bazen kitaplarımı kaplardım, ama kapak tasarımını beğenmediğim kitapları kaplardım, ya da renklerini beğenmediklerimi.. Ben biraz görselciyim de...
Neden olduğunu sordum ananeye, tatildeydik deniz kenarında kitap kapakları kirlenebiliyor, güneşte renkleri solabiliyor diye bir yanıt aldım.
İnanamıyorum, kitapların benim için önemli olduğundan bile bahsedemedim.
Kitabının kaplanmış olduğu için Grinin 50 Tonunu okuyor olabileceğini, toplumumuzda yaşlı birinin erotik bir romanı okuyamayacağı düşüncesi geldi ilk olarak, onun üzerine yaptığımız sohbet sonrasında hangi kitabı okuduğunu sormayı unuttum.
Uçak kalktı biz kitap okuduk.
Sonra vardık, ben atladım taksiye arabaya ulaştım oradan atladım arabaya eve gittim.
Giderken yolda yine yalnızlıktan bol bol düşündüm.
Dedim ki kendi kendime bazı insanlar hayata dair neden adım atarken çekingen duruyorlar,
neden bin defa düşünüp hareket ediyorlar, neden kendine güvenleri yok.
Çünkü yalnızlar çünkü arkalarında destek olacak aileleri yok.
Çünkü kendilerine güvensizler.
Bir insanın yanında sevdikleri ve güvenebileceği bir kişi bile olmadan nasıl ayakta durabilir ki.
Anladım...
Koca İstanbul'da her istediğimi yapacak kadar yalnızken, tüm sevdiklerimin yanımda olmasını düşündüm.
Bir kaç günlüğüne olacak olan yalnızlığımın içine ettim.
Ben hiç yalnız kalmak istemedim. Ben hep sadece sevdiklerimi yanımda istedim...
Bundandır ayakta kalabilmenin zorluğunu, yürüdüğün yolda dimdik durabilmenin gücünü, baktığında arkanda maddi olmasından çok manevi zenginliğinin ışıltısını yansıtan insan olabilmenin çok zor öğrenileceğini anladım.
Öğrenilemeyeceğini söylemek istemiyorum. Öğrenilme aşamasında nasıl bir motivasyon ve yüreklilik yüklenilmesi gerektiğinden bahsediyorum aslında...
Yalnızlık her zaman zor değil elbet. Her bir şeyin olduğu gibi yalnızlığında çook güzel yanları var.
Yalnız kalmaktan korkmadan, yalnızlığın kıymetini bilerek yaşlandığında insan, hayatının daha güzelini yaşayabileceğini söyler dururum bu yazımda...
İstemediğiniz hiç bir zaman yalnız kalmamanızı dilerim.
Yalnız yaşlanmamak adına sevgiyle...



 

Design by Event Faculty

sayfa sonu

Diğer yazılar için minik ok işaretlerini takip etmelisin!