TÜM YAZILAR
Olmayacak yaşlanmadan geçmeyecek bu hayat.
Bu akşam Kemal Sunal'ın bir filmini izliyorum.
-Rahmetli demeye dilim varmıyor. Sevdiğim kişileri ölmüş saymıyorum aslında çok yakınımı kaybettiğimde de öyle yaptım. Sanki tatile gitmiş ve rahat bir yerde dinleniyormuş gibi hissediyorum.-
Adam diyorum gencecik gitti hiç kimse yaşlandığını görmedi. Nasıl bir yaşlı olduğunu kimse bilmeden.
Ayşen Gruda'da oynuyor filmde yine Kemal Sunal gibi başrolde
nasıl genç nasıl güzel, hala güzel ama genç değil işte.
Kimse genç kalamıyor. Yaşlanıyor gidiyor.
Ağır ağır yaşlanmanın sebebi insanın kendine alışmasından olsa gerek.
Birden bire yaşlanacağını bilseydi insan belki intiharlar çok daha çok artardı.
Bir gün bir saçının teli beyazlamış, birgün iki tel, üç tel, beş tel... beşyüz tel... bir gün bembeyaz ağarmış saçların. Kırışıklıkların da aynı bir üç beş derken...
Bir bakmışsın yıllar yıllar nasıl geçmişse hayatından sanki film şeridi otur düşün bakalım yaşadıklarını.
Filmin kaç dakika sürecek...
Erken gidersen de herkes seni genç hatırlayacak.
İnsanın yaşlanmayan tek yeri gözleriymiş ya!
Belki de sebebi aynaya her baktığında ilk ve bazen en fazla gözlerine bakıyor olmandandır.
Gözlerin değişmedikçe yaşlanmamış gibi gelecek sana ama o gözler seni kandırmak için varlar!
Yani kandırmak demeyelim de buna inandırmak daha doğru olur.
Bana gözlerim inandırıyor hergün baktığım aynalarda.
Ve yaşlanmak en güzel şey bu dünyada...
Güzel yaşlanın, yaşlı ve kırışık hatırlasalar da insanlar siz hep güzel yaşayın!
Pembe hisli yazılar!ın yazarından...