TÜM YAZILAR


KÜRK MANTOLU MADONNA OKUDUM VE YAZIYORUM! (Yazar:Sabahattin Ali)




Bir solukta okuduğum bir kitaptır. Bitirmek için ise sabırsızlandığım.
Blogda paylaşacağım ve kitabın içinden alıntı sözler ve benim altını çizerek okuduğum kitabın sonu ile ilgili ip ucu veriyor olabilir. Yazıyı kitabı okuduktan sonra okumanızı tavsiye ederim...

Kürk Mantolu Madonna aslında kendini bulabilmiş ama kendine yakışanı bulamamış bir bayan olarak karşımıza çıkıyor. Ailesinden yaşamının mutluluğuna ulaştığından ve aslında sevebilse yüreğine ne kadar sevgi doldurabileceğinin kendisi de farkında değildir. Ressamdır ve karma bir sergide kendini boyadığı bir resmini sergilemektedir. O esnada orada (Almanya- Berlin) bulunan kitabın esasoğlanı sergide bu resme hayranlıkla - saatlerce ve günlerce sergi akşamları kapanana kadar sergideki bu Kürk Mantolu Madonna'yı izlemektedir. 
Hayranlıkla izlediği Madonna'sına kavuşmasını, böyle bir güzelliğin gerçek olup olmadığını sorgulamaktadır. 
Bir gün hayatı boyunca deneyimlemediği ancak her seferinde utanç duyacağı bir öpüşme sahnesinde Madonna ile karşılaşır. Ve kitabın asıl konusu olan esasoğlan ve esaskız aşkının büyük hikayesi başlamış olur... Aslında buna aşk demek çok yanlış olur, Madonna'nın kurallarına göre sınırı aşmak yoktur. Çünkü dostlukta hatalar tartışılabilir ama aşk'ta geri dönüş olmayabilir. Kitabin büyük bir kısmını anlattığıma göre asıl içeride gizli kalan hikayeyi okumak isteyenlere saklıyorum. 

Ben kitabın kahramanları gibi yapar mıydım iyice ve derince düşünmem gereken bir konudur. Kitabı okuduktan sonra sizin de bir düşünmenizi isterim...

Ve kitabı okurken altını çizdiğim sözleri paylaşıyorum...

*Etrafını bu kadar iyi tanıyan, karşısındakinin ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkan var mıydı? Böyle bir adam, önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi? Bütün düş kırıklıklarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?

*Onun sessiz sedasız yaşayışı, tahammül edişi, insanların zaaflarına merhametle ve edepsizliklerine eğlenerek bakışı kafi bir irade değil miydi?

*Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?

*Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.

*Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.

*Nasıl oluyor da bir insan diğer bir insanı bu kadar çok mesud edebiliyor? İnsanın içinde be müthiş kuvvetlerin saklı olması lazım!

*Hayatımızın, birtakım ehemmiyetsiz teferruatın oyuncağı olduğunu, çünkü asıl hayatın teferruatan ibaret bulunduğunu görüyordum. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu.



0 yorum:

 

Design by Event Faculty

sayfa sonu

Diğer yazılar için minik ok işaretlerini takip etmelisin!