TÜM YAZILAR


Siz bankta tek başınıza kitap okur musunuz?





Geçenlerde - çıkış noktasını kesinlikle hatırlamıyorum - insanların; bankta oturup kitap okuyanlar ve oku(ya)mayanlar olarak ikiye ayrılabileceğini fark ettim. Aslında mesele, "evet, okur" dediklerimin illa hayatlarında bunu yapmış olması değildi. O bir semboldü sadece. Bunu düşündüğümde kimilerine bu sahne çok güzel otururken, kimilerinde bu imkansız, hatta komik durdu. Sanki onlar her daim meşgul yaşam tutkuları ve yavaşlığa karşı olan tahammülsüzlükleriyle o sahnede bulunamıyorlardı.

Bankta tek başına oturup kitap okuyacak insanların ise, bir durup, nefes alıp, etrafındakilerin tadını çıkarabilecek ruhu vardı. Bulunduğu yerin, ağacın, gökyüzünün, aldığı nefesin, okuduğu iki kelimenin... 

Tüm bunları aklımdan geçirirken, gözümün önüne -tekil olmasa da- bir sahne geldi. Çok sevdiğim Hugh Grant’in oynadığı ve çok sevdiğim Londra’da geçen “Notting Hill” filminin final sahnesi. 

Yavaşlığın, dinginliğin olduğu; aceleden, kalabalıklardan uzak hayatlar hep çok çekici geliyordu bana. 

Herkesin birbirine “çok yoğunum”ları fırlattığı bu günlerde, keşke “Biraz durmaya karar verdim.” cümleleri aralara girseydi diye düşündüm. 

Meşgul olmadığında kendini tembel ve bir şey üretmez biçimde hissedenlerin düşecekleri en acı hata, hayatı yaşadıklarını zannederken, ta kendisini kaçırmaları olur heralde. Yetiştirilmesi gereken işler, çözülmesi gereken krizler, hiç şüphesiz hayatın bir parçası ama fazla da prim vermemek gerek bütün bunlara. Eninde sonunda herkesin tek bir işi var; o da“yaşamak”! 

Lao Tzu ne demiş?

“Doğa acele etmez, yine de her şey hallolur.”














-alıntı-

0 yorum:

 

Design by Event Faculty

sayfa sonu

Diğer yazılar için minik ok işaretlerini takip etmelisin!